bugün

sevdiği entry'ler

berat albayrak

kendisinin istifası bir sürü rezilliği ortaya çıkarmış ve türkiye'nin ne hale getirildiğini gözler önüne koymuştur.

1- istifasını instagram'dan duyurarak ne kadar ciddiyetsiz olduğunu, devlet adamlığı ile uzaktan yakından alakası olmadığını tekrar ve tekrar göstermiş oldu.
2- istifasının ardından havuz medyası 27 saat boyunca tek bir haber bile yapmadı. sadece yandaş türkiye gazetesi ile orta yolcu habertürk bu istifayı haberleştirdi. sabah, hürriyet, milliyet, cnn türk, kanal d, atv ve diğer havuz medyasından 27 saat ses çıkmadı. bu medya gruplarını takip edenler, şayet kemal kılıçdaroğlu'nun basın toplantısı verildiyse, albayrak'ın istifasını o toplantıdan duydular.
3- berat albayrak istifa ettikten sonra 27 saat boyunca hiçbir hükümet yetkilisinden hiçbir açıklama yapılmıyor. böyle devlet ciddiyetsizliği olur mu? ya da devleti yönetenlerin ciddiyetsizliği...

gelelim berat neden istifa etti?
neden olacak; tayyip'i kurtarmak için berat'ı feda ettiler.
öncelikle berat, trump'ın damadı jared kushner ile yakın temas halindeydi. türk-amerikan ilişkilerini tüm devlet iletişim kanallarını ve uygulamalarını bir kenara bırakarak iki damat üzerinden yürütüyorlardı. eee ne oldu? trump gitti, biden geldi.
biden'a yönelik bir adım atma olayı da olabilir bu durum. çünkü yakında halkbank davası, s-400'ler gibi sebeplerle biden türkiye'yi sıkıştıracak.
halkbank davası tepemizde sallanmaya devam ettiği sürece tayyip erdoğan abd ile anlaşmak zorunda.

döviz kurunun düşmesine yönelik konular da 2 gündür dillerde. fakat ne oldu? dolar 8.27 tl.
50 kuruş düşüp, tekrar 25 kuruş yükseldi. euro da yakında yine 10 liranın üzerine atar kendisini.
çünkü ekonomideki gerçek sorun hiçbir zaman berat değildi.
yargı ve hukukun bağımsızlığı bitmiş, anayasa mahkemesi yerel mahkemenin aldığı karara uymuyor. keyfi tutuklamalar var. bunları berat mı yapıyordu? tüm yetki tayyip'te toplanmış, bu berat'ın suçu mu? berat'ın istifasını bile medya organları ile hükümet kanalları 27 saat sonra doğruluyor. böyle bir ülkede ekonomi neden düzelsin?

problemin temeline inmek lazım. bu temel de tayyip'in siyasi anlayışında kaynaklanıyor. bu anlayışla batıya entegre bir toplumu yönetmek mümkün değil. devlet zaten yönetilmiyor, idare ediliyor.
yani... berat'la başlayanın tayyip'le bitmesi lazım. ama istifa eder, ama erken seçime gider.
tayyip erdoğan artık bu ülkeyi yönetemiyor.

kara deliklerin yoğunluğu ölçülebiliyor mu

teorik olarak çok yoğun olmaları gerekiyor. Yanlız iç dinamiklerini tam olarak bilmiyoruz. Bir sonda göndermemiz de mümkün değil. Gerçekte kara delikler sanıldığı kadar yoğun mu.

merkez bankası faiz arttırımı

Politika faizi 8.25 den 10.25 e yükseltilmiş.

Bu sadece karaborsanın resmi hale gelmesi başka bir şey değil. Zaten mb fonlama faizleri reelde 10.65 e kadar çekilmişti. Uzun vadede değişecek hiç bir şey olmayacak. Ezilip dayak yiyen bir boksörün rakibine sarılıp bir iki saniye soluklanmasından başka bir şey değil.

Para basmaya devam ettiğin sürece enflasyon tehdidini kontrol edemezsin. Bu da ne yapasan yap dövizin değerini düşürmeyecek. işsizlik verilerini dikkatli takip edin. Memnuniyetsizlik daha hızlı artacaktır. Cari açığını bir şekilde düşürmelisin diyeceğim de birader yediğin ekmek bile ithal. Bu nasıl olacak. Amca sen bize ne yaptın ya.

son olarak nasıl kıyıdın betoncu amcalara. Senin evlatların gibiydi.

uzaylılar gelince sorulacak sorular

Ben direkt olarak " abi sizin ufoda bir kişilik boş yer var mı " diye sorardım.

devalüasyon

Tabi canım japonya, çin devalüasyonla bu hale geldi. Yanlız devalüasyonların almanya'nın başına hitler, italya'nın başına da musoloniyi getirdiğini de hatırlatayım. Ahlaki çöküntüyü saymıyorum bile.

Edit : devalüasyon tek kelimeyle devletin sabit gelirli vatandaşını legal olarak soymasıdır.

gelirlerse uzaylılara soracağınız ilk soru

Bir sekilde gezegenimize ulaşıp sizinle karşılaşırsa uzaylılara soracağınız ilk soru.

Ben sizin ufoda bir kişilik boş yer var mı abi diye sorardım.

urfa kebap

ister domates tak ister takma. Kıymayı şişe geçirdin mi o urfa kebabıdır.

kaslı adonisli abimizi duvara yaslayan feminist

Kötü emellerine alet edecektir.

türkiye de ki döviz hesaplarının karşılığı var mı

Geçenlerde amcamlar bize oturmaya geldi. Babam da paraya kıyıp bir büyük rakı aldı. Konuşurlarken amcam babama " abi bir işten on bin dolar vurdum bankaya zulaya attım " diyince babam da " salak dolarlar g.tüne mi battı bankaya verdin. Koy yastığının altına " dedikten sonra bilmiş bilmiş başını sallayarak
" devir kötü kollayacaksın g.tü " dedi.

Aradan on on beş gün sonra amcamlar tekrar geldi. Ayın onyedisi olduğu için babam rakı alamadı amcamı çayla kekledi. Amcam " abi senden çıktıktan sonra çok düşündüm. Dolarları çekip hepsine altın aldım " deyince babam vaftiz eden papazlar gibi başını öne arkaya sallayıp sadece " hımmm " dedi.

Bu olay kafama bayağı takıldı. Biz şimdi dolarları bankaya veriyoruz. banka bize sadece kaat parçası veriyor. Bu dolarlara ne oluyor. Kime sorduysam yarısı yatırım oluyor dedi. Yarısı yandı bitti kül oldu dedi. Hatta sivri fikri ( kendisi mahallemizin seksenlerde ki basrisidir ) salak böyle cari açık veren bir ülkede döviz mevduat hesabına güven mi olur " dedi. " Bir gün bir adam çıkar televizyonlarda döviz mevduat hesaplarına el koyuyorum. Karşılığını tl olarak veriyorum der. Sen de dolarınla vedalaşırsın " dedi.

Sizce böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar. Bilemedim şimdi.

farkına varınca acı veren gerçekler

çoğu kere tesadüfen farkedilen ve insanı derinden sarsan yüzleşmelerdir.
. . her coğrafya da doğruluk, dürüstlük adalet diye tanımlanan niteliklerin en yakınımda ki bazı insanlar için enayilik olarak kabul edilmesi bana çok ızdırap vermişti.

uzaylılar gelirse muhatapları kim olur

Tabii ki dünyanın tek süper gücü amerika.

imam hatiplerin mağduriyeti

Kavede sterilize edilmiş istakalarımızla maskelerimiz takılı bir vaziyette okey oynuyorduk. Elimde ikisi de boşta çift okey, her yerden per taşlarla okeye dönerken içeri çember sakallı, nur yüzlü bir amca ile badem bıyıkları henüz yeni terlemiş dört beş genç girdiler. Hemen yanımda ki boş masaya oturdular. Nur yüzlü amca " muhteremler ikindi namazına epeyce vakit var. Biraz hasbıhal edelim. " dedi. ..Kahveci kopili bodur nevzat " buyrun ne alırsınız " diyerek bodoslamadan masaya rampa etti. Nur yüzlü amca " hava çok sıcak evladım bize birer soğuk ayran istihram edicem " diyince bodur nevzat " hemen geliyor " diyerek masadan demir aldı. Gözlerim masada taşlarda kulağım nur yüzlü amcada takılırken nur yüzlü amca " muhteremler allahın izni ile bu sene imam hatip lisesini büyük bi muafakiyet ile tamam edeceksiniz. Amma çok büyük bir mağduriyet ile yüz yüze kalacaksınız. Bu mağduriyet öyle çetindir ki cehennem azabları yanında zemheri soğuğu gibi kalır. Dört senedir kuranı hafz ettiniz. Arapçayı bi tamam söktünüz. Fıkıh, kelam ilimlerine vakıf oldunuz, gelmiş geçmiş tüm sahabelerin hadiselerini yorumladınız. Allah sizden razı olsun. Ama düz lise ve anadolu lisesinde ki arkadaşlarınız ne yaptı, fizik, kimya, cebir, geometri, biyoloji gibi alafranga ilimleri hatmettiler. Bu ilimlerde sizin iilimlerinizin genişliği ve yorum zenginliği olmadığı için çok kolay bir şekilde bu ilimlerin sırlarına vakıf oldular. Ve tabii ki de üniversite sınavlarında tıp fakültelerine, mühendislik fakültelerine, hukuk fakültelerine hep bu zevat yerleşecek. Sizlerse onlardan artan yerlere lütfen yerleşeceksiniz. Yollarımız niçin çöküyor, allahu teala başımıza bu pandemi belasını niçin musallat etti. Niçin ülkede huzur ve adalet yok. Çünkü helal doktor, helal mühendis, helal avukatlarımız yok. Bunun tek bir çözümü var kardeşim. Kontenjan olmalı. Farzı misal cerrahpaşa tıp fakültesi senede 200 öğrenci aliyorsa gene 200 öğrenciyi düz ve anadolu liselerinden alsın. Amma bir o kadar da sadece imam hatip liselerinden öğrenci alsın. Aynı şekilde itü, odtü, yıldız üniversitesi, istanbul, ege, akdeniz üniversiteleri tıp, mühendislik ve hukuk fakülteleri ile bilkent, sabancı, koç, galatasaray üniversiteleride yüzde yüz bursla düz lise kontenjanı kadar imam hatip lisesi mezunu öğrenci istihdam etsinler. Sizin mağduriyetiniz anca böyle giderilir. " daha sonra ayranlarını içip ezan vaktidir diyerek gittiler. Bu arada nur yüzlü amcayı dinleyeyim derken attığım taşa koltuğumda ki yerden bitme fehmi bitti. Mundar oldu benim çift okey. Ah be nur yüzlü amcam benim gibi bir garibanın okeyi ile oynamak yakıştı mı sana.

dağdaki çobanla benim oyum bir mi

Demokrasi adil bir yönetim biçimi değildir. Niteliksiz çogunluk nitelikli azınlığı tahakküm altına alıp toplumu yozlaştırabilir. Bunu engelleyen, demokrasinin teminatı kurumlardır. Bu kurumların tamamı işgal altında olduğu için türkiye'de tam bir demokrasiden söz edilemez. Türkiye oligarşik bir yapı ile yönetilmektedir. Seçimleri kim kazanırsa kazansın ülkeyi gene oligarklar yönetecektir.

Cevap demokratik parlamenter sistemde kuvvetler ayrılığı sistemi anayasal teminat altına alınıp kurumlar dış
Müdahalelere kapalı olarak görev yapıyorlarsa eşittir. Öbür türlüsü niteliksiz çoğunluktan dolayı oligarşik bir yapılanmadır.

en güzel reçel

portakal reçeli.

survivor 2020 yunus emre

Tipik bir uludağsözlük yazarı.
Mesela mert tipik ekşici piç. Ersin donanım haber.
Evrim Twitter da şov açanlardan.

nusayriler

insandırlar her şeyden önce. bazı insan olmayan kişilerin kendilerinden tek farkının bu olduğunu bilmeleri gerekir. din konusunda sürekli iftiralara maruz kalırlar. halbuki şu kadarını söyleyeyim senden benden daha iyi biliyorlar islam'ı. kendileri arap kökenli oldukları için kur'an'ı saf arapça haliyle okuduklarından bizim gibi mealine bakıp "cennette şarap mı veriyolarmış?" gibi salak salak şeylere takılmıyorlar. dinlerini kendi içlerinde yaşıyorlar. olması gerektiği gibi. başkasından gizleme olayı zaten kur'anın özünde yatar. eğer başkasına göstere göstere ibadet ediyorsan bırak başka dine geç arkadaş. çevrenizde görebilirsiniz "bu ramazan 25 gün oruc tuttum yhaa off 5 gün kaçırdım kazasını tutcam.." tiplerinde insanları veyahut internette kabe fotoğrafları paylaşıp hacı olanları. işte nusayriler bunlardan değildir. kendileri hakkında internette araştırma yaparsanız sadece dinci iftiraları bulursunuz. ancak ben tanıdıklarım hakkında birkaç bilgi vereyim ki insanlar o iftiralara inanıp düşmanlaşmasın.

öncelikle kendileri islam'ın 5 farzını harfiyen uygularlar. zaten birçoğu kur'an'ı şiir kitabı ezberler gibi ezbere bilir. bunun dışında nusayri şeyhlerinin (veya din adamlarının) ellerinde kendi tarihlerini ve kültürlerini anlatan kur'an dışında farklı birkaç dua içeren kitapları bulunur. erkek çocukları ergenliğe geldiğinde bu din adamlarının yanına gider ve din hakkında bilgiler öğrenir. işte bu kısmı gizlidir. eşlerine isteyen anlatabilir. bayan kesminin ibadete dahil olmadığı düpedüz yalandır. hatta internette araştırırsanız "kadınlara şeytanın ruhundan yapılmış gözüyle bakılır" tarzı iftiralar okursunuz. tamamen yalandır. tanıdıklarımdan biliyorum. sadece erkeklerin ergenlikte öğrendiği şeyleri öğrenmek için şeyhlere gitme durumları yoktur. eğer isterlerse eşleri tarafından öğretilebilir. diğer tüm ibadetleri yaparlar.

bunun dışında nusayrilerin cemevi veya semah gibi kültürleri yoktur. onlara göre ibadet allah'a en yakın hissedilen yerde yapılır. namazları 5 vakittir. ezandan ezana. kimi sünni namazı kılar kimi sadece baş hareketleriyle namaz kılar. bu kişinin kendi tercihidir. bazı yalancı kesimin dediği gibi camilere düşmanlıkları yoktur. hatta benim tanıdığım nusayrilerle beraber giderdik cuma namazlarına. oruclarını ramazan ayında tutarlar. sahur vakti iftar vakitleri aynıdır. sünni orucundan tek farkları 1 gün erken başlamalarıdır. toplumsal dayanışmaları en üst şekildedir. hali vakti orta seviye ve üstünde olan her aile 2 haftada bir düzenli yemek dağıtarak zekatlarını verir. ayrıca bizim sünniler gibi lokma yapayım 2 pilav yapayım sıyırayım tarzında değildir. baya kuzular danalar kesilir pişirilir, tatlılar hazırlanır.

gündelik hayatta sünnilerden hiçbir farkı yoktur. ben bile o tanıdıklarımın nusayri olduğunu 2 yıl sonra öğrendim. nitekim nusayri diye bir mezhebi de o zaman öğrendim. ayrıca belirteyim gusül abdesti de alırlar ve alkol onlarda da haramdır. ayrıca kendileri çok iyi insanlardır. yani en azından bana denk gelenler öyleydi. zamanında osmanlı devleti'nin nusayriler üzerinde yaptığı katliamlara rağmen osmanlıya nefret duymazlar. hatta ben bile araştırdığımda vay be şu şanlı bildiğimiz osmanlıya bak deyip iğrenmeye başlamışken bu adamlar çok sakin bir şekilde olayı sinelerine çekmişlerdir. 2 yıl boyunca kendilerini sünnilerden ayıran hiç bir fark göremedim. aslında tek farkları halife sıralamalarındaki düşünceler. nusayrilere göre tek halife hz.ali'dir. diğerlerini halife kabul etmezler. nitekim insanların bu olaya takılıp niye ayrıştırıldığını anlamıyorum. kendileri için tek ilah allah, tek peygamber hz. muhammed'dir. ayrıca internette 'zaman' gazetesindeki yazarlar gibi bazı şeytanların haklarında onlar "ali'ye allah derler" tarzı iftiraları da mevcuttur. bunlara hala inanıyorsanız bence bir kendinizi sorgulayın. kim dinli kim dinsiz aslında daha net anlaşılıyor. şeytanın yanında mısınız allah'ın mı?

ek not: ayrıca beşşar esad veya babası samandağlı falan değildir. nasıl bu kadar yalancı olunabiliyor anlamıyorum. bir de müslümanım demeseniz aslında daha kolay olacak anlaşılması. beşşar esad şam'da dopmuştur, babası lazkiye'de. nusayriler esad'a değil barışa destek vermişlerdir. her müslümanın yapması gerektiği gibi. sen hala yandaş medyadan mı bakıyorsun gündeme ey yobazım?

mehmet akif ersoy

görsel
görsel

1895 yılının bir yaz günü, Mehmet Âkif, Yeniköy'de yalısı bulunan Ziraat Bankası muhasebe görevlilerinden Selahattin Bey'e şöyle der : "Bu Cuma gecesi sana geleceğiz. Sen yalnız Aziz'i getireceksin, başkalarını çağırma. Ben kimi istersem getiririm.."
Aziz, Tamburi Aziz'den başkası değildir. O da Ziraat Bankası çalışanıdır. Perşembe günü akşamı, bankanın kapanış saatinde Salahattin Bey ile Tamburi Aziz vapur iskelesine damlarlar. Âkif onlardan önce gelmiştir. Yanında iki de sarıklı vardır. Bu, Salahattin Bey'in hoşuna gitmezse de, sesini çıkarmaz. Biletler alınır, vapura binilir. Yeniköy'e geldiklerinde hava iyiden kararmıştır. Yalıdan içeri adım atar atmaz Âkif der ki, "Hadi arkadaşlar, bir fasıl yapalım."
Sarıklılardan biri torbasından çıkardığı neyi üflemeye, diğer sarıklı da heyheye başlayınca ortalık allak bullak olur. Çünkü ney üfleyen Neyzen Tevfik, öbür sarıklı ise Bursalı Hafız Emin'dir. Tamburi Aziz de bunlara katılınca yalının önünde sandallar doluşmaya başlar. Bursalının sesi Boğaz'ı inim inim inletmektedir.
Beş ahbap çavuş, o gece, sabaha değin âlemde kalırlar. Yalnız onlar mı, Boğaz'ın komşu köyleri de ayaktadır. Sabahleyin, biraz dinlendikten sonra bir alamana bulup üzerine sıralanırlar. Âkif küreklere geçer. Biraz açılınca Neyzen neyini çıkarıp üflemeye başlar. Arkasından Bursalı bir gazel patlatır. Derken, sağdan soldan sandallar, kayıklar artlarına takılır. Kervan, o ahenkle Beykoz'la incirköy arasındaki Sultaniye Çayırı'na yollanır. Günü orada geçirirler, akşam yemeğini de orada yerler. Ayın ışığı çoğaldığında yine alamanaya binip açılırlar. Öbür sandallar da -insanlarla hınca hınç- onları bekliyordur. Deniz pırıl mı pırıl. Bursalı yeniden başlar. Aman Allah'ım, Boğaz'ın bütün eklemleri birbirinden ayrılmıştır. Yalıların pencerelerinden insanlar fışkırıyordur.
Salahattin Bey yıllarca sonra şöyle diyecektir : "Böyle bir mehtabiye Zat-ı Şahane'ye bile nasip olmamıştır.."
Mehmet Âkif de son günlerindeki hastalığında o geceyi anımsayacak ve kendisini yoklamaya gelen arkadaşına şunları söyleyecektir : "Salahattin, o geceki âlem neydi ! O ne günlerdi.."

(SALÂH BiRSEL, "Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi") ...

sözlükte alevlenen ideoloji kavgaları

hepsini çuvallara doldurup çöpe atalım. sol görüşün ne olduğunu bilmeyen kendisine solcu, götüm götüm askerden kaçan kendisine milliyetçi diyor.

- solcuyum ben
+ he mi ? anlat bakalım nedir sol görüş
- ezilen halklar içün..
+ çaaaattttttttttttt ( tam ağzının üstüne aşk ediyorsun tokadı )

- milliyetçiyim ben
+ he mi ? anlat bakayım nedir milliyetçilik
- mehepeye oy veriyorum. kürtlerin hepsini şöyle yapmak lazım vatan millet sakarya en yerli ve milliyiz..
+ yaşın kaç senin ? askere gittin mi ?
- 28. gitmedim. 8 senedir * üniversite okuyorum ben yeaeaeaea
+ çaaaaaattttttttttttt.

süleyman soylu

görsel
AKP Kadın Kolları Genel Başkanı Lütfiye Selva Çam tarafından atılan twit.

Bir bakana sen kimsin yaklaşımı yapıp ara eleman davranışı hoş olmamış.
insanların bir makama gelmesi yetileri becerileri ile olmuyor mu?
O makamda olması liyakatli olduğu için değil de bir lütuf olduğu için mi?

Karar alamayan, inisiyatif kullanamayan, Yetersiz ve öngörüsüz biri gibi bakanı lanse ederek devlet hükümet sistemi içinde bakanı birileri konu mankeni olarak görmesine neden olacak bu twit ancak CHP HDP iyi parti saadet partisi vb muhalif partilerin kadın kolları tarafından atılır.

Anladığımız kadarıyla akp içinde özellikle parti dışından gelip makam mevki sahibi olanlara antipati var.
CB Erdoğan'ın bu atamaları eleştirilemediği için onun bakanını bürokratını böyle değersiz yetersiz kimliksiz gösterip tepki gösteriliyor.

Hoş, sn bakana ve makamına görevine yapılan yaklaşım kendi makamına görevine de yapılabilir.
Gerçekten bir makam görev temsil ettiği değerler hizmetler için asla yapılmaması gereken yaklaşım.
Yazık, insan üzülüyor.
Parti hükümet hiyerarşisi içinde bu twit ve gösterilen yaklaşımın umulur ki hesabı sorulur.

Bir bakana babasının şirketinde müdür olan birine sen kimsin ki, babanın şirketi olmasa müdür olamazdın anlamında yaklaşım yapılamaz.

kemalizm

Sen alsancak barlarında izini sürersen kemalizmin varacağın yer orası olur. Çık kubarsız hava sahasına ciğerler az oksijen görsün Kemalizmi senle bir daha tartışalım dünyanın anasını sikerken her nasılsa sana sempatik gelen liberalizm ile birlikte. .